‘Uçurtmanın Kuyruğu’nu hiç bırakmayanlara!

‘Uçurtmanın Kuyruğu’nu
hiç bırakmayanlara!

Tiyatro oyuncusu ve yazar Savaş Dinçel’in yazdığı iki perdelik tiyatro oyunu ‘Uçurtmanın Kuyruğu’, 29 Mart 2023 Çarşamba günü İBB Şehir Tiyatroları Müze Gazhane Prof. Dr. Sevda Şener Sahnesi’nde prömiyerini gerçekleştirdi.

İlk gösterimini de 2001-2002 sanat döneminde İBB Şehir Tiyatroları’nda gerçekleştiren oyun, Savaş Dinçel yönetiminde sahnelenmişti. Hem yönetmeni hem de oyuncuları (Naşit Özcan ve Avni Yalçın) ödülle buluşturan yapım dönemin en sıra dışı işleri arasında yerini aldı.

2007 yılında yitirdiğimiz Savaş Dinçel’in ardından farklı topluluklar tarafından sahneye taşınan oyun, ilk kez sahnelendiği İBB Şehir Tiyatroları’nda 20 yıl sonra bu kez de Barış Dinçel yönetiminde izleyicilerle buluştu.

Öncelikle oyunun konusuna göz atalım;

Çocukluğu babası tarafından otoriteyle bezenmiş, sıkı bir disiplinle yetiştirilmiş, bu disiplin ve otorite kendisi için saplantıya dönüşmüş bir adam, hayatına son vermeye karar verir. İntihar mektubunu yazıp bitirdiği an kapı çalar. Karşısında ilk defa gördüğü ,tanımadığı bir misafir vardır. Gelen adam hayatına ve tüm çocukluğuna dair her şeye hakimdir. Zaman geçtikçe sohbet ilgi çekici bir hal alır. Etkileyici bir iç hesaplaşma başlar.

Klasik anlamda, sahne üzerinde giriş, gelişme ve sonuç odaklı yapımlara alışık olan ve Yeşilçam’ın melodram anlayışını benimseyen Türk izleyicisi için ters köşe bir metin olduğunun altını çizelim.

1900’lü yıllarda insan psikolojine dönük Rus romanlarının etkisi ile gelişen ve Dünya Savaşları’nın yarattığı travmalar ile olay odaklı değil de bilinç altı duygu-durumlara yönelen ‘Post-Modern’ anlatım tarzının başarılı bir örneği olarak tanımlayabiliriz.

”Post-modern romanın olay örgüsünü büyük meseleler yerine daha küçük, insanın gündelik yaşamına değinen konular oluşturmakta, her şeyi bilen akılcı özne kaybolmakta ve tek bir hakikatin olduğu mesajı reddedilerek birden çok perspektifin olduğu anlatı kendisini göstermektedir.”

Sahne üstünde izlediğimiz aslında iki farklı kişi değil, aynı zihinde birbiri ile çatışan tek bir kişinin psikolojik yansıması. Özetle, Serdar Ortaç şarkısı gibi, ”Kafamda deli sorular. Kolayca çözemiyorum’ tadında bir beyin operasyonuna tanık olacaksınız.

Ülkemizde, duygu otopsisi anlamında ilk ürünleri ortaya koyan Oğuz Atay’ın öncüllerinden etkilendiği gibi, Savaş Dinçel’in de Oğuz Atay’ın ardılı olarak başarılı bir çalışma ortaya koyduğunu net olarak ifade edebiliriz.

Sahne tasarım orijinli bir yönetmen olarak ortaya çıkan ve babasının izinden giden Savaş Dinçel’in hem yönetmenlik anlamında hem de sahne tasarım anlamında hasarlı bilinç altını tasarım ve reji bağlamında sahne üstüne taşıması oldukça başarılı.

Ali Yoğurtçuoğlu ve Gün Koper’in başrolü paylaştığı yapımda, her iki oyuncunun gösterdiği uyum ve canlandırma gerçekten alkışa değer. Kıyafet değişimi ile ilgili sahne oyunun kilit taşı konumunda.

Müzik ve efekt tasarımda Emrah Can Yaylı, kostüm tasarımda Gamze Kuş, ışık tasarımda Osman Aktan imzası bulunan yapım teknik ve yaratıcı ayrıntıları ile göz dolduruyor.

Sanki bir Oğuz Atay romanı okur gibi!

İki Perde, 110 Dakika

8 Nisan 2023

Müze Gazhane Prof. Dr. Sevda Şener Sahnesi

Author: Oguz K.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir