‘Hedda Gabler’ İstanbul’u büyüledi

Çukurova’nın bereketli coğrafyası, bölgenin erken dönem şehirleşmesine, kent kültürü ve kültür sanat hayatının yeşermesine yol açtı. Çukurova’nın merkezinde yer alan Adana’da, ulusal kültürümüze ve sanatımıza; tiyatro, sinema, edebiyat ve müzik alanında çok önemli değerler kazandırdı ve kazandırmaya da devam ediyor.

Adana Büyükşehir Belediyesi (Adana BB) tarafından oluşturulan ‘Şehir Tiyatroları’ da bu sürecin çok önemli bir parçasını oluşturuyor. Yeniden kapılarını açtığı 2001 yılından günümüze, kentin sanat dokusuna uygun yapımlarla izleyici karşısına çıkıyorlar.

2024-2025 sanat döneminde de; ‘Hedda Gabler’, ‘Papaz Kaçtı’, ‘İstibdat Kumpanyası’ ve ‘Şeker Kız ve Arkadaşları’ adlı yetişkin ve çocuk izleyicilere dönük yapımlarla yola çıktılar.

Uğur Saatçi’nin yazdığı ve İlter Şen’in yönettiği ‘İstibdat Kumpanyası’, kurumun geçmiş dönemde sahneye taşıdığı ve izleyiciler tarafından oldukça sevilen bir yapım. Yeni sezonda da repertuvarda kendine yer bulmuş durumda.

Seyfettin Süha Erol’un çocuklara yönelik oluşturduğu oyun metni, Mehmet Avcı tarafından sahneleştirildi. Repertuvara geçtiğimiz dönemde eklenen oyun, çocukların ilgisini çekmeye devam ediyor.

Sezonun iki yeni oyunundan biri olan Philip King imzalı ‘Papaz Kaçtı’, Hüseyin İnan Biçer rejisinde, güldürü kategorisi için oldukça iddialı bir performans ortaya koyuyor.

Henrik Ibsen’in kaleme aldığı, Volkan M. Sarıöz’ün sahne üzerine taşıdığı ve sezonun lokomotif çalışması olarak nitelendirebileceğimiz ‘Hedda Gabler’, Adana BB Şehir Tiyatroları repertuvarında yer verilen ilk Ibsen çalışması.

Yazının ana eksenini ‘Hedda Gabler’ oluşturacak. Dünya klasikleri arasına girmiş bir tiyatro metni.
Norveçli oyun yazarı, edebiyat dünyasının en romantik döneminde, gerçekçi ve eleştirel yapıtlar ortaya koyarak, yaşadığı çağın ötesinde bir yazar profili çiziyor. Toplumsal sorunlar, insan odaklı hikayelerle dönemin muhafazakar anlayışını oldukça zorlamış ve yaşadığı coğrafyada ötekileştirilmeye çalışılmıştır. Ibsen, yaşamını insan ruhunun ya da bilincinin, ideallerinden daha üstün olduğunu göstermeye adamıştır. Norveç’in edebiyat dünyasına kazandırdığı çok önemli bir değer.

Feminist tiyatronun belki de ilk modern yapıtlarından biri olan ‘Hedda Gabler’, erkek egemen toplumlarda kadınların göz ardı edildiği, örf, adet, gelenek vb. uygulamaların kadınlar üzerindeki baskısını tüm çıplaklığıyla göz önüne seriyor.

Oyunun tanıtım broşüründeki açıklama metnini olduğu gibi alıntılıyorum;

“Çağdaş tragedyanın en iyi örneklerinden olan Hedda Gabler’de insan ruhunun derinliklerine inerken onun dünyada ki yalnızlığına tanık oluruz. Jörgen’in Hedda için büyük zorluklarla aldığı villalarında geçen trajedi… Balayından yeni dönen Hedda ve Jorgen Tesman… Süreç içinde anlaşılır ki Hedda aslında, akademisyen olan ve işinden kafasını kaldırmayan Jörgen’i hiç sevmemiştir. Hedda’nın da bir zamanlar arkadaşlık yaptığı ortak tanıdıkları Eilert Lovborg’un gelişi hayatlarını altüst eder…”

Adana BB Şehir Tiyatroları, tarihinde ilk kez İstanbullu izleyicilerle buluşmak üzere, 9. Şehir Tiyatroları Festivali’nde ramp ışıklarına çıkardığı lokomotif çalışması için, İstanbul BB Şehir Tiyatroları ile işbirliğine gitti. Oyun, 18-21 Aralık 2024 tarihleri arasında Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi’nde İstanbullu tiyatroseverlerle buluştu.

T. Yılmaz Öğüt çevirisi, Kurtuluş Bilgilioğul dramaturgisi ile Volkan M. Sarıöz’e emanet edilen oyun metni, yazıldığı dönem üzerine inşa edilmiş bir klasik sahneleme olarak izleyici karşısına çıkıyor. Olca Hayal Çetin, Cevher Hikmet Güzey, Yağmur Özcan, Önder Özcan, Uğur İzgi, Dilek Polat, Kurtuluş Bilgilioğul ve Ahmethan Çelebi’nin yer aldığı oyuncu kadrosu nitelikli oyunculuk performansları ile öne çıkıyor.

Oyunun yönetmeni Sarıöz, Ibsen’nin metnini oldukça yenilikçi bulduğunu, bu nedenle metin üzerinde belirgin değişikliklere gidilmediğini ifade etti. Oyunun rejisini, ‘ait hissedememe’ teması üzerinden tasarladığını ve Hedda’nın sıkışmışlık duygusunu, sahne tasarımı ile güçlendirdiklerini belirtti. Doğa olaylarının yarattığı kasvetli ortamı izleyiciye aktarabilmek için, geniş çerçeveli demir profillerle şekillendirilen görkemli malikane aynı zamanda bir hapishane izlenimi uyandıracak şekilde tasarlanmış. Hedda’nın mutsuz geçmişini ve aşırı baskıcı baba figürünü ruhunda güçlü bir şekilde taşıdığını izleyiciye göstermek adına, ‘yönetmen imzası’ atarak, normalde fiziki varlığı olmayan General Gabler karakterini sahne üzerine taşımış. İncelikli tasarlanmış bir yapım olarak öne çıkıyor.

Oyunun ana karakteri olan ‘Hedda Gabler’i canlandıran Olca Hayal Çetin, geçirmiş olmuş ağır soğuk algınlığına rağmen, izlediğim oyunda belkide hayatının en iyi performansına imza attı. Oldukça etkileyici bulduğum bu rol çözümlemesi, zaten sanatçının geçirdiği zor anların karakterle bütünleşmesini ve aşırı gerçekçi canlandırmasına katkı sağladığını düşünüyorum

‘Arturo Ui’nin Önlenebilir Yükselişi’ adlı oyunda ‘Arturo Ui’ ile dikkatleri üzerine çeken Cevher Hikmet Güzey’i bu kez de Hedda’nın eşi, akademisyen ‘Jørgen Tesman’ karakterinde izledik. Kendine has oyunculuk tarzı, karakteristik sesi ile ‘Profesör’ kimliğinde nitelikli bir oyunculuk sergiliyor.

Jørgen’un akademik rakibi ve ‘Hedda’nın tek ilgi duyduğu kişi olan Ejlert Løvborg karakterinde ise Uğur İzgi rol alıyor. İzgi’nin görsel artısı ve oyunculuk tarzı, aynı zamanda çapkın kimliği ile öne çıkan karakterimizin izleyicide uyandırdığı algıya hizmet ediyor.

Kurumun renkli isimlerinden biri olan Önder Özcan, kendisine bu oyunda en yakışacak karakterle buluşmuş. Tesman’ın yakın arkadaşı Hakim Brack. Farklı rollerde izleme fırsatı yakaladığım Özcan, doğal oyunculuk kumaşı ile sahneye yakışan bir isim. Tabii bu oyunda da bize kendini hatırlattı.

Genç oyuncu Yağmur Özcan ise Hedda ve Jørgen’nun arkadaşı Thea Elvsted karakterine hayat veriyor. Naif ve kırılgan bir insanı sahnede canlandırmak oldukça zordur. Genç yaşında bu denge gerektiren rolde gösterdiği dengeli çözümleme, Thea karakterinin tutkusunu dördüncü duvarın ötesine taşıyor.

Dilek Polat’ın, Jørgen’nun halası Juliane Tesman’ı canlandırdığı rol de, bir diğer edilgen ve kırılgan karakter. Polat’ın incelikli bir ustalıkla büründüğü çözümleme, karakterin gerçekçiliğine önemli bir değer katıyor.

Kurtuluş Bilgilioğul. Oyunun aynı zamanda dramaturgu. Sahnede en az gördüğümüz bir oyuncu olmasına karşın, Hizmetçi Berte karakteri için gerekli tüm nizanseni ustalıkla yerine getirdi.

Oyun metninde sadece adı geçen General Gabler, yönetmenin yorumunda sessiz bir karaktere dönüştürülerek sahneye iliştirilmiş. Ahmethan Çelebi’de bu rol ile, en başından en sonuna kadar hayali bir karakter olarak, sahne üzerinde kendine sessizce yer buldu.

Oyunun, reji ve oyunculuk performansı kadar sahne ve kostüm tasarımı da gerçekten dikkat çekici.
Özellikle kullanışlı sahne tasarımı, arka fon tasarımı ve görülebilir arka plan mizansenleri oyunun izleme kalitesini artırıyor. Dekor tasarımda Selim Cinisli, kostüm tasarımda Gazal Erten ve ışık tasarımda Zeynel Işık imzası bulunuyor.

Adana BB Şehir Tiyatroları, geçtiğimiz yıl ‘Genel Sanat Yönetmenliği’ görevini üstlenen Seyfettin Süha Erol ile yenilikçi bir sürecin ilk adımlarını atmış bulunmakta. Adana-İstanbul hattının faal duruma geçirilmesi, kurumun görünürlüğüne ciddi katkı sağlayacaktır.
Şehir Tiyatroları Festivali’nin de sekiz yıldır koordinatörlüğünü üstlenen ve dokuzuncu kez düzenlenmesinde belirgin pay sahibi olan Erol’un, kurum adına önemli bir kazanç olduğununun vurgulamak gerekir.

Yapımda ve organizasyonda emeği geçen tüm sanat emekçilerine selam olsun.

İki perde, 2 saat 15 dakika

Author: Oguz K.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir